Zorundalıklar vardır ya hani,zorundaymışız gibi algılayıp
yaptıklarımız. Mesela biri doğum yapmış,mesaj çekilmez ya da farklı bir sürpriz
düşünülmez,önce aranır. Aramak zorundayızdır! Öyle düşünürüz. Yanında birileri
varsa,onlara gülümsemek zorundasındır. Mutsuz olma lüksün yok,canını bir şeye
sıkma lüksün yok. Hüzünlü de olsan,ağlayacak gibi de olsan,o kişilere
gülümsemek zorundaymışım gibi hissedersin. İşte o anları kastediyorum. Ben böyle
zamanlarda sıkılır,daralır,yine canımın istediğini yapardım. Biri doğum
yaptıysa,eğer içimden gelmemişse,onu aramazdım. İçimden gelen,onu gidip
görmekse,gider görürdüm. Ağlayacak gibi olduğumda "Ben odamdayım,siz
takılın" der,yalnız kalır,sonra sabaha kadar ağlarım. Beni tanıyan bilirdi,
"Bu kızın yüzü naylon değil". O yüzden belki de sevilirdim. Sahte
davranmadığım için. Yapmacıktan değil de,içimden geldiği gibi davrandığım
için...
Sen işte,tam da böyle zamanlarda,böyle hani bir
şeylerden kaçtığım sırada karşıma çıkan en güzel şeysin. Sen bakarsın,ben
kendim olurum. Senin sesini duyar,içi dışı bir olurum. Sen ol hayatımda,ben
kendim olurum. Benim ben olmamı sağlayan en faydalı yürüyüş sensin... 'Mutlu
ettin beni ya, bi an dedim bu bana aşık mı oldu yoksa...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
YORUMUNUZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR...